SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’T-TIB

<< 3516 >>

DEVAM: 34- ŞİFA DİLEĞiYLE İZİN VERİLEN OKUMALAR

 

حدّثنا عَبْدَةُ بْنُ عَبْدِ اللهِ. حدّثنا مُعَاوِيَةُ بْنُ هِشَامٍ. حدّثنا سُفْيَانُ عَنْ عَاصِمٍ، عَنْ يُوسُفَ بْنِ عَبْدِ اللهِ بْنِ الْحارِثِ، عَنْ أَنَسٍ؛ أَنَّ النَّبِيَّ صلى الله عليه وسلم رَخَّصَ فِي الرُّقْيَةِ مِنَ الْحُمَةِ وَالْعَيْنِ وَالنَّمْلَةِ.

 

Enes (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) zehirli hayvan'ın zehirlemesi, nazar değmesi ve nemle (denilen çıban) den dolayı nefes etmeye izin vermiştir.

 

 

AÇIKLAMA:     Büreyde (r.a.)'ın hadif.i ile Cabir (r.a.)'ın hadisini Müslim de rivayet etmiştir. Halide (r.anha)'nın hadisi Zevaid nevind mdir. Enes (r.a.)'ın hadisi ise Müslim, Tirmizi, Nesai ve Ahmed tarafından da rivA.vet li'rlilmiştir.

 

Bu babın hadislerinde geçen bazı kelimeleri açıklayalım: Rüka: Rukye'nin çı)ğuludur. Rukye, bundan önceki babta anlatıldığı gibi şifa dileğiyle AHah'a sığınarak hastaya okumaktır. Küfür ve AHah'a ortak koşmayı içeren veya buna anlam taşıyan batıl bir takım laflarla da hastaya okuyuculuk edilebilir. Bu nevi laflara veya bunlan okumaya da Rükye denilir. Bu itibarla Rükye'nin meşru ve faydalı olanı oldUğU gibi, gayri meşru ve zararlı olanı da vardır.

 

3514. hadisin raviyesi Halide (r.anha)'nın okuduğu Rükye ve 3515. hadiste sözü edilen Amr bin Hazm'ın ev halkının okuduğu Rükye, birinci neviden olduğu için Resul-i Ekrem (s.a.v.) buna izin vermiştir.

 

Hadislerde geçen "Hume" kelimesi değişik şekillerde manalandınlmıştır. Su'ieb ve bazı kimseler; Hume, akrebin zehridir, demişler. El-Kazzaz'a göre akrebin iğnesidir. İbn-i Seyyide'ye göre akrep ve arının iğnesidir. Hattabi ise: Hume, yılan ve akrep gibi zehirli haşerata denilir, demiştir.

 

Nemle: İnsanın vücudunda, özellikle yanlarında ve böğürlerinde çıkan bir nevi çıbandır, nefes edilmekle Allah'ın izniyle kaybolur.

Bu bab ın ilk hadisinin zahirine göre rukye, yani nefes etmek yalnız nazar değmesi ve hume, yani zehirIi hayvanın sokması için yararlıdır. Halbuki nefes etmenin başka hastalıklar için de yararlı olduğu müteaddid hadislerden anlaşılır, Bunların bir kısmı müeHifimiz tarafından bu ve bunu takip eden bablarda rivayet edilmiştir. Bu itibarla ilk hadis, yani Büreyde (r.a.)'ın hadisinden maksad nefes etmenin en çok faydalı olduğu iki sahayı belirtmektir.

 

Turbeşti: 'Ruhsat ve izin, yasaklamadan sonra olur. Resul-i Ekrem (s.a.v.) hastalara okunan şeylerde eahiliyet devrine ait bir takım batıl lafların bulunması ihtimali üzerine ilk zamanlarda nefes etmeyi yasaklamış. Halk da bu işi bırakmış. Sonra Resul-i Ekrem (s.a.v.), içinde eahiliyet devri sözleri bulunmayan rukyelerle nefes etmeye ruhsat vermiştir, der.

El-Hafız da el-Fetih'in 10. cildinin 166. sahifesinde özetle şöyle der: Nefes etmek şu şartlarla caizdir, alimler bu hususta ittifak halin'dedir: Nefes etmek; ayetler veya. Allah'ın isimleri ve sıfatları ve manası bilinen cümlelerle olacak ve gerek nefes eden gerekse nefes edilen kişiler okunan şeylerin bizatihi tesirli olmayıp asıl tesirin AIlah'ın iznine bağlı olduğuna inanacaklar.

 

Vuku bulan herşeyde Allah'a iltica etmenin ve O'na sığınmanın meşruluğu hususunda ihtilM yoktur. Her bela ve musibetin giderilmesi için Allah'a dua etmek ve yalvarmak meşrudur, faydalıdır.

 

İbnü't-Tin: Allah'a sığınmayı ifade eden Felak ve Nas sureleri ve dualar ile Allah'ın isimleri ile edilen nefes, takvıi ve salahat ehli tarafından ve onların mübarek dilleri ile yapıldığı zaman ruhani bir tedavi olur. Bu gibi zatların ettikleri nefes, Allah'ın izni ile şifaya sebep olur, demiştir.

 

Kurtubi de: Rükyeler üç çeşittir: Allah'ın kelam'ı ve isimleri ile olanı meşrudur. Nebi (s.a.v.) tarafından şifa niyetiyle okunan ayetler ve dualarla yapılan rukyeler ise müstehabtır. Anlamı bilinmeyen ve cahiliyet devrinden kalma rukyeler yasaktır, bundan sakınmak vacibtir. Çünkü bu nevi nefesler ve laflar küfür olabilir, ya da küfre götürebilir. Melekler, saygı duyulan Arş ve Ka'be gibi şeylerin isimleri ile yapılan rukyeler yasak olmamakla beraber içinde Allah'a sığınmak ve iltica etmek bulunmadığı için yapılmaması daha iyidir, demiştir.